Ayak bileği burkulmaları en sık rastlanan travmaların başında gelir. Ancak yerinde ve zamanında yapılmayan tedaviler çoğu kez uzun süren rahatsızlıklara sebep olur, hatta ileride operasyonlar gerektirecek sakatlıklara yol açabilir. Bu nedenle hepimizin başına gelen ve “nasılsa basabiliyorum birkaç günde geçer” tarzı düşüncelerden derhal vazgeçilmelidir. Halk arasında yerleşik çok önemli yanlışlar var.
Birincisi; Korkulan kırıktır, oysa ayak bileği burkulmalarında en sık yaralanan yapılar ayak bileğinin dış yan bağlarıdır. Bağ yaralanmaları da en az kırıklar kadar önemlidir. Buna bağlı olarak,
İkincisi; Basabiliyorum kırık yoktur, önemli değil düşüncesi. Oysa inan kırık ayağının üzerine basabilir. Asıl yük taşıyan yapının dışındaki kemiklerin kırıkları basmayı engellemez. Böylece kırıkların tanısının erken konulup gerekli tedavisinin yapılma şansı kaybolabilir.
Üçüncüsü; Kırık olmayan ayak niçin alçıya alınır? Çünkü bağ yırtıklarının bir kısmı alçı tespiti ile tedavi edilir. Bir kısmı sadece basit bir bandajlamaya gerek duyarken, bazıları da ameliyat gerektirebilir. Ayrıca unutmamamız gereken bir şey var, bazı kırıklar sadece bandajla tedavi edilebilir, hatta bazı kırıklarda hiçbir müdahalede bulunulmaz.
Ayağımız burkulduğu zaman ne yapalım?
- Üzerine basmayalım.
- Yükseğe kaldıralım.
- Buz tatbik edelim.
- En kısa zamanda bir Ortopedi ve Travmatoloji uzmanına muayene olalım.
Bu aşamada yapılan yanlışlar:
- Üzerine basmak
- Sıcak uygulamak
- Bazı pomadlarla bölgeyi oğuşturmak
- Etraftakilerin önerdiği kocakarı yöntemlerini uygulamak
- Kırıkçıya gitmek
Bu yanlışlar yapılırsa ne olur?
En iyi ihtimalle kırık ya da çıkık yoktur, bağlar yırtılmamıştır, hafif bir zorlanma vardır. Bu durumda bile birkaç ay süren yak ve ayak bileğindeki şişlik ve ağrıları çekmeye hazır olun. Eğer orta derecede bir bağ yırtığınız varsa en az altı ay ile bir yıl sürecek ağrılar ve şişliklerle uğraşacaksınız. Daha kötüsü, kırıklarla birlikte olan bağ yaralanmaları bilekte çıkığa da neden olarak ömür boyu sürecek ciddi sakatlıklara yol açabilir. Bazen de sürekli burkulan bir ayak bileği sizi pek çok aktiviteden geri bırakabilir.
Ayak bileği yaralanmalarında yapılan en masum hata ise ortopediste muayene olmadan röntgen çektirmek. Bu da çoğu zaman gereksiz zaman ve para israfına yol açıyor. Çükü çeşitli röntgen pozisyonları var. Bunlardan hangilerinin çekileceğine ancak sizi muayene eden ortopedi uzmanınız karar verebilir.
Sonuç olarak, erken tanı ve tedavi tüm sağlık problemlerinde olduğu gibi ayak bileği bırkulmalarında da birinci koşul, ikinci ise, ilk aşamada yanlış girişimlerde bulunmamak.
|
Bir travma, yani düşme çarpma gibi bir olay sonucu herhangi bir yaralanma meydana geldiğinde ideal olan uzman bir hekime ulaşmaktır. Ancak her zaman anında bunu gerçekleştiremeyiz. Acil durumda ilk anda ne yapmalıyız?
Kendimizin ya da bir yakınımızın başına böyle bir olay geldiğinde öncelikle ve sırasıyla hayati belirtiler incelenmelidir. Bilinç, şuur kaybı var mı? Söylenenleri anlıyor ve yanıt verebiliyor mu? Rahat nefes alabiliyor mu? Kıpırdadığında çok şiddetli ağrısı var mı? Görünen herhangi bir kanama var mı? Kol ya da bacaklarda gözle görülür şekil bozukluğu var mı? Kollarını, bacaklarını oynatabiliyor mu? Yürüyebiliyor mu? El ve ayak uçlarında, parmaklarda herhangi bir morarma, soğukluk, beyazlık, his kaybı ya da hareket ettirememe var mı? Bu tip sorular tehlike belirtisi olup, yanıtlarına göre aciliyeti arttıran faktörlerdir. Çıkıklar, kırıklardan daha ağrılıdır ve tedavi daha acildir, özellikle eklem hareketleri yapılamıyorsa derhal hastaneye ulaşılmalıdır. Eğitimsiz kişilerin müdahale etmesine izin verilmemelidir.
Yaralının hastaneye nakledilmesi süresince bir şey yiyip içmesine izin verilmemelidir. Çünkü kırık ve çıkıkların genel anestezi altında düzeltilmesi ya da acil ameliyat edilmesi gerektiğinde, hasta birkaç saat öncesinden aç olmalıdır. Midesi dolu hasta ameliyat sırasında kusabilir ve ciğerlerine kusmuk materyali kaçması hayati sorunlara neden olabilir.
Eğer yukarıda saydığımız düzeyde ciddi sorunlar yoksa; hasta öncelikle dinlendirilmeli, düzgünlüğü sağlanmalı, desteklenmelidir.
Kafa ya da boyun ve bel travmalarında hastanın kıpırdayamadığı durumlarda hiç oynatmadan, acil yardım ambulansını çağırmak ve en kısa zamanda bir hastaneye ulaşmak gerekir. Diğer yaralanmalarda kolu bacağı dışarıdan destekleyerek tespit etmek, hareketsiz hale getirmek, yükseğe kaldırmak, travma bölgesine buz uygulamak ilk yapılacak işlemlerdir. Tespit çoğu zaman yapılmalıdır. Bunun için sert malzemeler gerekir.
Karton, mukavva, katlanmış birkaç gazete veya tahtalardan yararlanılabilir. Tespit malzemesi kol ya da bacağın tümü boyunca uzun olmalıdır.Tespiti bağlamak için bandaj, kravat, bez, sargı kullanılmalıdır. Kanamalı bir durum varsa bulabildiğimiz steril ya da temiz bir malzeme ile kanama yerine bastırılması yararlı olabilir. Açık kırıklarda cilt dışındaki kemik yara içine itilmemelidir. Uzuv kopmalarında kopan parça steril gazlı beze sarılıp, torbaya konulduktan sonra, içinde buz olan ikinci bir plastik kutuya konularak hasta ile birlikte gönderilmelidir.
Daha hafif travmalarda "elimi, parmaklarımı hareket ettirebiliyorum" ya da "ayağıma biraz ağrılı olsa da basabiliyorum", önemli bir şey yoktur diyerek travmaların sonuçları küçümsenmemelidir. "Kırık olsa dayanamam" düşüncesi çoğu zaman yanlıştır. Kırık bir ayağın üstüne basılabilir, hatta ameliyat gerektiren bir yaralanmada dahi hastaların yürüyebildiği rastlanan bir durumdur. Ayrıca kırık olmaması olayın basitliğine işaret etmez, bağ yaralanmaları bazen kırıklardan zor iyileşir, hatta kalıcı hasarlara yol açabilir.
Çocuk travmaları ayrıca özellik gösterir, büyüme kıkırdaklarının zedelenmesi ileriye yönelik büyüme bozuklukları nedeni ile sakatlık riskleri taşır. Hiçbir zaman ihmal edilmemelidir. Çocuklar da acil durumda uzman hekime ulaştırılana kadar aç bırakılmalı, su içirilmemelidir.
Yaşlılarda ise ayağının halıya takılıp düşmesi gibi çok basit travmalarla sıklıkla kalça kırıkları oluşur ve en erken dönemde tedavi edilmeleri hayat kurtarıcıdır. Beklemeden Ortopedi ve Travmatoloji uzmanına ulaşılmalıdır.
|